Yeşil Mutabakat, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın gerçekleşmesi için politika ve önlemlerin ilk yol haritasını ortaya koymuştur.

Doğa üzerinde insan refahına yönelik tüm yapıların genel ismi olan “yapılı çevre” karbonsuzlaşma yolunda en önemli ve karmaşık alanlardan birini oluşturuyor. Fiziksel koşulların ötesinde, yapılı çevre aynı zamanda insan aktivitesine bağlı olarak değişen, tüm canlıların içinde olduğu çevrenin korunması bakış açısını da içeriyor.

Binalar ve inşaat, küresel karbon emisyonlarının yüzde 39’undan sorumluyken, inşaat işleri ve malzemeler bu toplamın yüzde 11’ini temsil ediyor (Architecture, 2030). Binaların operasyonel enerji verimliliğinde büyük adımlar atılmış olsa da malzeme çıkarma, işleme, nakliye ve inşaat işlerine giren gömülü veya ön karbon için artan bir endişe varolmakta. İnşaat malzemeleri Avrupa’da kullanılan ham maddelerin yarısını oluştururken, inşaat ve yıkım atıkları tüm atıkların 1/3’ünü temsil ediyor. Bu yüksek hacimden dolayı, yapı malzemeleri döngüsel bir ekonomi için muazzam bir potansiyel ve fırsat ortaya koyuyor (Mazria, 2020).

2020 ve 2050 yılları arasında yeni binaların emisyonlarının yaklaşık yarısını gömülü kaynaklardan, yarısını da tüm yaşam döngüsü boyunca operasyonel kaynaklardan üreteceği tahmin edilmektedir. Bununla birlikte, bu oran orta vadede, 10 yıllık bir zaman dilimi boyunca bina emisyonlarının yüzde 72’sini oluşturan gömülü emisyonlara doğru eğrilmiştir – kabaca 1,5 oC küresel sıcaklık değişim eşiğini aşmadan önce sahip olduğumuz süre (WGBC, 2021.)

Avrupa Komisyonu, Aralık 2019’da hem Birleşmiş Milletler’in 2030 gündemi hem de Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı (SKA) uygulamak için gereken temel politika ve önlemlerin ilk yol haritasını ortaya koyan Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı yayımladı. Avrupa Birliği’nin (AB) 2050 yılına kadar net sıfır sera gazı emisyonuna ulaşma yolundaki yaptırım haritası, 2050 yılına kadar iklim nötr bir ekonomi elde etme yarışında “kimseyi geride bırakmama” sözü de veriyor (EU, 2019).

Avrupa Birliği’nin sürdürülebilir kalkınma taahhütlerini ilerleterek yapısal olarak gözden geçirdiği Yeşil Mutabakat’ın hedefledikleri şöyle özetlenebilir:

  • 2050 itibarıyla net-sıfır emisyon düzeyine gelmek için tüm AB yapı politika ve yürürlüğünü gözden geçirmek.
  • Enerji verimliliğini artırmak için akıllı bina çözümleri ve enerji verimli malzeme kullanımlarına geçmek.
  • Bina renovasyonları ile enerji tüketimini yüzde 5-6, karbon emisyonlarını yüzde 5 azaltmak – mevcutta senede sadece yüzde 1’inde tadilat yapılabiliyor; bunu en az iki katına çıkarmak.

Gümrük Birliği kapsamında AB üzerinde dönüştürücü etkilere sahip olacak Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın, hem aday ülke statüsü hem Gümrük Birliği ortağı olarak Türkiye’nin AB’ye ticari entegrasyonu üzerinde önemli etkileri olacağı ortadadır. Olası olumsuz etkileri bertaraf edebilmek ve ülkemizin sağlayacağı uyum ile hedeflenen politika değişikliklerini ülkemiz için fırsata çevirmek gerekmektedir.Bu amaçla Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında öne çıkan ve ülkemizi etkileyebilecek başlıca hususların tüm kurumlarca ve özellikle AB’ye ihracat yapan inşaat malzemeleri üreticileri tarafından, titizlikle takip edilmelidir.

Diğer taraftan, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile AB politikalarında öngörülen kapsamlı değişikliklerin yanı sıra uluslararası ekonomi ve ticarette meydana gelen dönüşüm dikkat çekicidir. Buna paralel olarak ülkemizin,kalkınma hedefleriyle uyumlu bir şekilde sürdürülebilir, kaynak-etkin ve yeşil bir ekonomiye geçişi destekleyecek dönüşümün sağlanması, Türkiye’nin 1980 sonrası ihracata dayalı büyüme stratejisi ile küresel ekonomiyle sağladığı bütünleşmenin korunması bakımından büyük önem arz etmektedir (YMEP, 2021).

AB, Yeşil Mutabakat hedefleri ve Yeni Sanayi Stratejisi doğrultusunda 11 Mart 2020 tarihinde “Döngüsel Ekonomi Eylem Planı”nı yayımladı. Plan, sürdürülebilir ürün politikasını hayata geçirmeyi merkeze alarak, bu kapsamdaki öncelikli sektör ve ürün değer zincirlerini, elektronik ve bilişim teknolojileri, piller ve araçlar, ambalaj, plastikler, tekstil, yapı malzemeleri, gıda, su ve besinler olarak sıralamıştır. Döngüsel ekonomiye geçiş hedefleri doğrultusunda getirilecek kapsamlı mevzuat değişikliklerinin birçok sektöre çeşitli düzenlemeler yoluyla dönüştürücü yansımalarının olması beklenmektedir.

Yeşil Mutabakat, Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının (SKA) gerçekleştirilmesi için temel politika ve önlemlerin ilk yol haritasını ortaya koymuştur. Bu amaçların hepsi her ne kadar birbiriyle ilişkili ise de bazıları inşaat sektörü ile daha fazla iç içedir. Şekil 1’den görüleceği üzere bu SKA’lar:

Şekil 1: Yapı Sektörünün Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (UNSDG)

SKA3: Sağlıklı ve kaliteli yaşam.
SKA7: Erişilebilir ve temiz enerji.
SKA8: İnsana yakışır iş ve ekonomik büyüme.
SKA 9: Dayanıklı altyapılar inşa etmek, sürdürülebilir ve kapsayıcı sanayileşmeyi yaygınlaştırmak ve yenilikçiliği teşvik etmek.
SKA11: Şehirleri ve yerleşim yerlerini kapsayıcı, güvenli, güçlü ve sürdürülebilir hâle getirmek.
SKA13: İklim değişikliği ve etkileri ile mücadele etmek için acil olarak harekete geçmek.
SKA 15: Karasal ekosistemleri korumak, yenilemek ve sürdürülebilir kullanımını teşvik etmek, ormanları sürdürülebilir yönetmek, çölleşmeyle mücadele etmek, toprakların verimlilik kaybını durdurmak ve tersine çevirmek, biyoçeşitlik kaybını durdurmak.
SKA 17: Uygulama araçlarını güçlendirmek ve sürdürülebilir kalkınma için küresel iş birliğine canlılık kazandırmak.

Ülkelerin sürdürülebilir kalkınmayı sağlamaları, kalkınma ile istihdam yaratmaları ve bu sayede gelir adaletsizliğini ortadan kaldırmaları için kaynakları verimli kullanmaları gerekiyor. Her şeyin sıfırdan üretildiği doğrusal ekonominin tersine döngüsel ekonomi ile kaynaklar geri dönüşüm yolu ile daha uzun süreli kullanılıyor (TSE, 2020).

Şu an geldiğimiz noktada döngüsel ekonomi, AB Yeşil Düzen kapsamının yapı taşlarından biri olmuştur. Plan içerisinde ürünlerin tüm yaşam döngüsüne yönelik inisiyatifler bulunmaktadır. Döngüsel süreçlerin oluşturulması, sorumlu tüketimin özendirilmesi, kaynakların AB içerisinde en uzun süreli olarak kalması bunlardan bazılarıdır. Bunlar bize döngüsel yapıların sadece malzemeler etrafında olmayacağını söylemektedir.

İnşaat sektörü için, değişen akımları anlayarak yeni iş modelleri yaratmak; hem çevresel ayak izini azaltırken hem de değişen ihtiyaçları anlayarak yeni fırsatlara odaklanmak gerekmektedir. Daha esnek, dönüştürülebilir, bileşenlere ayrılabilir binalar ile yatırımcıların risk yönetimleri iyileştirilebilir; kârlılık için yeni enstrümanlar kullanılabilir. Mülkiyet sahipliği için dinamik yeni gelir alanları sunulabilir. Döngüsel düşünce, maliklerin 10-20 sene boyunca neyi tercih edeceklerini bilmediğimiz duruma akıllı ve sorumlu tasarımlarla kârlılığı koruyacak yeni alternatifler sunmaktadır.

İnşaat sektöründe genel olarak ortaya konan stratejiler üç ilkeye dayanmaktadır: Azaltmak, yeniden kullanmak, geri dönüştürmek. Birincisi, malzemelerin kullanımını en aza indirerek binaların tasarlanmasını ifade eder. Bugün kullanılan ham maddelerin yarısını inşaat malzemeleri oluşturmaktadır. Bu nedenle, ham madde tüketimini azaltmak, doğal kaynaklarımızı korumak, arazi tüketimini azaltmak, biyoçeşitliliği korumak ve gezegen sınırları içinde sorumlu davranmak anlamına gelir. Geri dönüşümün iyi olduğunu vurgulamak önemlidir, ancak malzemeleri ve ürünleri olduğu gibi yeniden kullanmaya başlamamız gerektiğinin de altını çizmek istiyorum.

Ellen MacArthur Vakfı ve ARUP şirketi tarafından hazırlanan, 2020 Raporu sadece alanların farklı kullanımı ile finansal performansın 12 sene içerisinde yüzde 18 artacağını söylemektedir. Döngüsel gayrimenkul yaklaşımları, kullanılamayan alanlar, kiracıların artan maliyetleri, maliyetli tadilatlar gibi sorunlara çözüm olacaktır. Artan küresel yer değiştirme ihtiyacına yönelik çözümler oluşturulabilecektir. Varlık yöneticilerinin tüm paydaşlar ile birlikte çalışması, esnek çözümlerin oluşması için faydalı olacaktır. Performansa bağlı sözleşmeler ile hizmetlere erişim kiracılar için kolaylaşacaktır. Yer değiştirme hizmetlerine yönelik yan hizmet alanları gelişecektir. Bu dönüşümde oluşacak güven hem pazar değerini hem de mülk değerini artıracaktır.

Kamu otoriteleri-büyük gayrimenkul varlık portföylerinin yöneticileri ve kentsel altyapının sorumlusu ayrıca imar ve izin yoluyla düzenleyiciler olarak – döngüsel ekonominin inşa edilen ortamda uygulanmasında kilit bir role sahiptir.

Kamudan başlayarak inşaat projelerine döngüsel ekonomi ilkelerinin uygulanması ve yerel bir döngüsel ekonomi sektörünün büyümesinin desteklenmesi giderek önem kazanacaktır. Küresel olarak hayata geçirilen döngüsel inşaat dünyasındaki önde gelen pilot proje konularını sıralarsak:

  1. Mevcut malzemeleri kullanımda tutmak ve değerini korumak, böylece israfı önlemek,
  2. Daha az kaynak yoğun malzemeler (örneğin biyo-bazlı yapı taşları veya düşük karbonlu beton) için pazar inovasyonu teşvik etmek ve nihayetinde, inşaat malzemelerinin gömülü karbonlarını azaltmak ve ham madde talebinin çevresel etkisini azaltmak,
  3. Malzeme kompozisyonunu, miktarını ve kalitesini (malzeme bankası olarak malzeme pasaportları / binaları) izlemek için dijital araçları test etmek,
  4. İçerdiği malzeme ve bileşenleri kurtarmak için pilot projelerin seçici yıkımı,
  5. İkincil inşaat malzemelerini çıkarmak, ayırmak ve dönüştürmek için sosyal ekonomi işletmeleriyle iş birliği yapmanın sosyal kentsel madencilik yaklaşımı (istihdam edilmemiş veya az istihdam edilen kişiler için sosyal kapsayıcılık ve yeşil işlere odaklanma),
  6. Yaşam döngüsü değerlendirmesi (LCA) hesaplamaları, çevresel maliyet göstergeleri (ECI’ler) ve inşaat malzemeleri için çevresel ürün deklarasyonları (EPD’ler) için tedarik gereksinimleri,
  7. Tedarikteki ihaleleri, örneğin beton altyapının korunduğunda, sürdürülen değer göz önünde bulundurularak karşılaştırmak için bir “döngüsellik endeksi” oluşturulması,
  8. Kentteki tüm şantiyeler arasında belediye öncülüğünde koordinasyon,
  9. Yeni geri dönüştürülmüş agrega için eski betonun yerinde dönüşümü,
  10. Geri kazanılmış malzemelerin ve bileşenlerin yeni inşaatlara veya tadilatlara dâhil edilmesi (kapılar, teknik tavanlar, tuğlalar, zemin tahtaları, mobilyalar.

Döngüsel Ekonomi için Finans

Türkiye’de yeşil finansmanın gelişimini sağlayacak ekosistemin güçlendirilmesi, sürdürülebilir, kaynak-etkin ve yeşil bir ekonominin gelişiminin desteklenmesi için önem taşımaktadır. Türk finans sektörü içerisinde önemli bir ağırlığa sahip bulunan bankacılık sektörü bir yandan iklim değişikliğinin ve sürdürülebilir ekonomiye geçiş sürecinin yarattığı risklere maruz kalmaktadır. Diğer yandan, kaynak tahsisinde oynadığı kritik rol nedeniyle söz konusu geçiş sürecinin sağladığı birtakım fırsatlarla karşı karşıya bulunmaktadır. Bu çerçevede, örneğin bankaların yeşil konutların sayılarının artması için gereken daha düşük faizli konut kredilerini hatırı sayılır bir düşüş oranıyla sunmaları gerekir. AB’de H2020 kapsamında fonlanan ve potansiyel konut alıcıları veya ev sahipleri için hazırlanan “Green Homes & Green Mortgage” programı öne çıkan bir modeldir. Program, üstün kalite, konfor, enerji verimliliği ve diğer çevresel performansla ilgili uluslararası yeşil konut sertifikaları tarafından belirlenen yönergelere uygun yapılmış bir ev veya daire satın almak isteyen potansiyel ev alıcıları için uygun nitelikli, indirimli ipotek fiyatlandırması sağlar. Sürdürülebilir/Yeşil bir konut satın alarak, konut sahipleri aylık maliyetlerini azaltabilirler (Smarter, 2019).

Kaynak: https://www.surdurulebiliruretim.com/yesil-mutabakat-ve-dongusel-insaat/